Matbaa Tarihçesi

Matbaanın İcadı

Matbaayı kim buldu? sorusunun cevabı oldukça karışıktır. Matbaanın icadı oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. Matbaa tarihte ilk olarak Çin’de kullanılmıştır. Matbaayı ilk bulan kişi Johannes Gutenberg değildir. Ancak Gutenberg’in bulduğu matbaa tekniği modern matbaacılığın başlangıcı sayılır.

KISACA ÖZET

Matbaanın İcadı. Matbaayı kim buldu? Matbaa ne zaman bulundu?
Matbaa tarihte ilk olarak Çin’de kullanılmaya başlamıştır. İlk bulunan baskı tekniği ahşap kalıplara harflerin kazınması şeklindedir. Kesin olmamakla birlikte, bu tekniğin Milattan sonra 1. veya 2. yüzyılda kullanılmaya başladığı düşünülmektedir. Ayrı harflerle baskı tekniği ise M.S. 11. yüzyılda yine Çin’de bulunmuştur. Bulan kişi Bi Sheng isimli Çinli bir mucittir. Matbaa Çin’den Japonya ve Kore gibi birçok ülkeye yayılmıştır.

Johannes Gutenberg’in 1440’lı yıllarda bulduğu matbaa tekniği matbaanın tarihsel gelişiminde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Gutenberg’in bulduğu matbaa tekniği önce Avrupa’da, sonra tüm dünyada yayıldı. Gutenberg tarihte matbaayı ilk bulan kişi olmasa da, modern matbaacılığın babası sayılır.

Matbaanın Bulunmasının Sonuçları ve Etkileri
Matbaanın icadı kültürel, bilimsel, sosyal ve siyasi açıdan çok önemli sonuçlar doğurdu:
– Üretilen kitap miktarı hızla arttı. Kitap fiyatları azaldı.
– Halkın daha geniş bir kesiminin kitaba ulaşması mümkün hale geldi. Toplumda okuma-yazma oran arttı.
– Bilimsel ve kültürel ilerlemelerin yayılması hızlandı. Eğitim imkanları genişledi.
– Gazete ve dergi gibi süreli yayınlar ortaya çıktı.
– Matbaanın icadı Reform hareketlerini etkiledi. İncil’in halk kesimleri tarafından okunması Roma Kilisesinin sorgulanmasına sebep oldu. Reformcu din adamlarının görüşleri matbaa sayesinde hızla yayıldı.

Matbaanın icadı: Çin’deki ilk gelişmeler

Matbaanın tarihi Çin’de başlar. İlk matbaa tekniği yazıların ve resimlerin ahşap kalıplara kazınarak kağıt veya kumaş üzerine basılması uygulamasıdır. Bu tekniğin ilk olarak hangi dönemde kullanıldığı kesin değildir. Milattan sonra 1. veya 2. yüzyıllarda kullanılmaya başladığı düşünülmektedir.

Ahşap malzemeden hazırlanmış bir baskı kalıbı.

Kalıp şeklinde uygulanan matbaa tekniğinde basılacak sayfa bir bütün olarak ahşap veya metal kalıplar kazınıyordu. Her bir sayfa için ayrı bir kalıp hazırlanıyordu. İlk zamanlarda ahşap kalıplar kullanılırken, daha sonra metal kalıplar kullanılmıştır.

Ayrı harf tekniğine dayanan matbaayı kim buldu?

Ayrı harflerle matbaa baskısı tekniği ilk olarak Milattan sonra 11. yüzyılda yine Çin’de bulundu. Bu buluş matbaanın icadı sürecindeki önemli gelişmelerden biridir. Bu tekniği ilk bulan kişi 990–1051 yılları arasında yaşayan Bi Sheng isimli Çinli mucittir.

Bu yöntemde her bir harf veya karakterin kalıbı ayrı olarak hazırlanmaktadır. Böylece bir harf kalıbı farklı sayfaları veya kitapları basmak için tekrar kullanılabiliyordu. Zaten var olan harf kalıpları bir araya getirilerek yeni bir sayfa kalıbı oluşturuluyordu. Blok şeklindeki kalıplarda ise kitabın her bir sayfası için ahşap veya metale kazınmış ayrı bir kalıp hazırlamak gerekiyordu. Dolayısıyla ayrı ve değiştirilebilir harflerle yapılan baskı için kalıp hazırlamak daha az maliyet ve uğraş gerektiriyordu.

Ayrı harflerle hazırlanmış bir baskı kalıbı

Harf kalıplarını hazırlamak için ilk olarak pişirilmiş kil toprak kullanılmıştır. Daha sonra harfler ahşaptan yapılmaya başlanmıştır. 13. yüzyılda itibaren ise metal harfler kullanılmıştır.

Matbaa Kore ve Japonya gibi ülkelere de yayıldı. Matbaanın yayılmasında Budizm dininin önemli bir etkisi vardır. Budizm’le ilgili dini kitaplara duyulan talep matbaanın hızla yayılmasını sağlamıştır. Tarihten günümüze kalan en eski basılmış kitap örnekleri genelde dini kitaplardır.

Türklerde ve İslam Dünyasında Matbaa

Matbaanın batıya doğru yayılması ilk olarak Doğu Türkistan’dan başlamıştır. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri Çinlilerden matbaayı öğrenerek kullanmıştır.

900’lü yıllarda Mısır’da ahşap baskı kalıbı ile üretilmiş Kuran-ı Kerim’den bir parça.

Müslümanların 8. yüzyılda Doğu Türkistan ve Çinlilerle irtibata geçmesi sonrasında kağıtla birlikte matbaa tekniği de İslam dünyasına geçmiştir. Ancak kağıdın kullanımı oldukça yaygınlaşırken, matbaanın kullanımı sınırlı kalmıştır. Ahşap bloklara yazıların kazınması tekniğiyle kağıt üzerine baskılar yapılmıştır. Bu teknikle yapılan kitap baskılardan birkaç örnek günümüze kadar gelmiştir. Ancak matbaa tekniği İslam dünyasında gelişmemiş ve yaygınlaşmamıştır. İslam dünyasında kitap üretimi uzun yüzyıllar boyunca elle yapılmaya devam edilmiştir.

Ancak Avrupa’da matbaanın icadı sonrasında İslam dünyasında matbaa yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Avrupa’dan İslam ülkelerine matbaanın gelişi hızlı olmamıştır. İslam dünyasında Türkçe ve Arapça gibi dillerde kitap basan matbaa ancak 18. yüzyılda açılmıştır.

Matbaanın Avrupa’daki Gelişimi

Avrupa’da ahşap kalıp baskı tekniği ilk olarak 14. yüzyılda kullanılmaya başladı. İlk zamanlarda daha çok kâğıt veya kumaş üzerine resim baskısı yapılıyordu. Dini resimler ve oyun kağıtları gibi ürünlerin basımında kullanılıyordu. Çin’de olduğu gibi, bu baskı tekniğinde basılacak yazı ve resimler bir bütün olarak ahşap malzeme üzerine kazınıyordu.

Avrupa’da ahşap kalıplarla baskı tekniği kullanılsa da, kitap üretiminde bu yöntem pek yaygınlaşmamıştı. Kitap üretimi daha çok elle çoğaltma yöntemi ile yapılıyordu. Ancak 15. yüzyılın ortalarında Avrupa’da matbaanın icadı sonrasında kitap basımı yaygınlaştı.

Johannes Gutenberg ve Modern Matbaanın İcadı

Matbaanın Avrupa’daki asıl gelişimi ayrı metal harflerle baskı tekniğinin geliştirilmesiyle başlamıştır. Johannes Gutenberg Avrupa’da bu baskı tekniğini ilk geliştiren kişidir. Gutenberg matbaasını 1440’lı yıllarda geliştirmiş ve ilk kitabını 1450 yılında basmıştır.

Gutenberg’in icat ettiği matbaa makinesi hızlı ve kaliteli baskı yapmayı mümkün hale getirdi. Matbaanın icadı ilk olarak Çin’de gerçekleşmiş ve ayrı metal harflerle baskı tekniği daha önce Uzak Doğu’da birçok ülkede uygulanmış olsa da Gutenberg önemli yenilikler getirmiştir. Gutenberg’in icat ettiği matbaa makinesi Uzak Doğu’da uygulanan tekniğe göre oldukça ileriydi.

Johannes Gutenberg’in icat ettiği matbaa makinesinin bir örneği.

Uzakdoğu ülkelerinde kullanılan harf kalıpları oldukça büyüktü. Gutenberg daha küçük, birbiriyle uyumlu ve çok sağlam metal harfler üretti. Böylece bir sayfaya çok daha fazla yazı basılması sağlandı. Gutenberg defalarca yapılacak baskıya dayanabilecek harfler üretmek için kurşun, kalay ve antimon kullanarak yeni bir alaşım üretti. Gutenberg’in bulduğu bu alaşım yüzyıllar boyunca matbaalarda kullanılmıştır.

Gutenberg’in getirdiği bir diğer yenilik su bazlı mürekkep yerine yağ bazlı mürekkebin kullanılmasıdır. Bu durum metal kalıpların mürekkebi daha kolay tutmasını ve baskının daha kaliteli olmasını sağladı. Son olarak Gutenberg, Uzak Doğu’da uygulanandan farklı olarak baskı kalıplarını elle kağıda uygulamak yerine baskı makinesi geliştirdi. Bu durum kalıbın kağıdın üstüne daha dengeli ve kuvvetli bir biçimde basılmasını sağladı.

Matbaanın Yayılması

Gutenberg’in geliştirdiği baskı tekniği kısa sürede tüm Avrupa’ya yayıldı. 1500’lü yılların başında, yani Avrupa’da Gutenberg tarafından matbaanın icadı üzerinden yaklaşık 50 yıl geçtikten sonra Avrupa ülkelerinde bine yakın matbaa atölyesi açılmıştı.

1500’lü yıllarda Avrupa’da bir matbaa atölyesi.

Matbaa dünyanın diğer ülkelerine de yayıldı. Amerika kıtasındaki ilk matbaa 1539’da Meksika’da kuruldu. Matbaa Hristiyan misyonerler tarafından erken yıllarda Çin, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerde tanıtılsa da bu ülkelerde yayılmadı. Uzak Doğu’da Avrupa tipi matbaa makineleri ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru yaygınlaşmaya başlamıştır.

Matbaa Osmanlı topraklarına erken bir tarihte 1490’lı yıllarda geldi. İlk matbaa İspanya’dan gelen Yahudiler tarafından kendi dillerinde kitap basmak için İstanbul’da açıldı. Osmanlı egemenliğindeki Balkanlarda da Hırvatça, Sırpça, Rumence ve Yunanca gibi dillerde kitap basmak için birçok matbaa açıldı. 16 ve 17. yüzyıllarda İstanbul’da Ermenice ve Rumca kitaplar basmak için matbaalar kuruldu. Ancak Türkçe ve Arapça kitap basacak ilk matbaa ancak 1729’da, Avrupa’da matbaanın icadı üzerinden yaklaşık üç yüzyıl geçtikten sonra faaliyete geçmiştir.

Arap harfleriyle baskı yapan ilk matbaa İstanbul’da 1729’da kurulan matbaa değildir. Ondan önce Avrupa’da Arap harfleriyle kitap basan matbaalar kurulmuştur. Bu matbaalar iki amaçla açılmıştır. Birinci amaç Osmanlı topraklarında yaşayan Hristiyan Araplar için dini kitaplar basmaktır. İkinci amaç ise ticari amaçlarla Müslümanlar için kitap basmaktır. Özellikle Venedik’te Kuran-ı Kerim basılmış ve Osmanlı topraklarında satılmıştır.

Matbaanın Sonuçları ve Etkileri

Matbaanın icadı ve yaygınlaşması insanlık tarihinin en önemli bilimsel ve teknik gelişmelerinden biridir. Matbaanın icadı hem bilimsel ve teknik ilerleme, hem de ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler üzerinde çok önemli sonuçlar doğurmuştur.

Gutenberg’in geliştirdiği baskı tekniği sayesinde kitap üretimi eskiye göre çok daha hızlı ve ekonomik hâle geldi. Büyük miktarlarda kitap üretimi yapılmaya başladı. Avrupa’da matbaanın icadı sonrasında kitap üretimi hızla arttı. Özellikle matbaa sayısının artması sonrasında 16. yüzyılda üretilen kitap sayısı matbaanın icadı öncesi ile kıyaslanamayacak duruma gelmiştir. 16. yüzyılda Avrupa’da basılan toplam kitap sayısının 200 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir.

Kitap üretiminin kolaylaşması ve maliyetlerin düşmesi fiyatları da düşürdü. Matbaa öncesinde Avrupa’da halkın çok sınırlı bir kesimi kitaplara ulaşabiliyordu. Okur-yazarlık oranı oldukça düşüktü. Kitapların ucuzlaması ve büyük miktarlarda üretilmesiyle halkın daha geniş bir kesimi kitaplara ulaşmaya başladı. Toplumda okur-yazar oranı artmaya başladı.

Matbaanın icadı özellikle bilimsel eserlerin basımını çok kolaylaştırdı. Bilimsel eserlerde şekiller, diyagramlar ve resimler bolca kullanıldığı için bu eserlerin elle çoğaltılması oldukça zordu. Matbaada bu tür kitapların basılması bilimsel bilginin yaygınlaşmasını kolaylaştırdı. Bilimsel eserler ve ders kitapları fiyatlarının ucuzlaması toplumun daha geniş bir kesiminin eğitim imkânlarından yararlanmasını sağladı.

Bu gelişmenin Rönesans döneminde gerçekleşmesi kültürel ve bilimsel etkiyi arttırdı. Rönesansla ortaya çıkan bilimsel ve kültürel ilerleme matbaa sayesinde daha geniş halk kesimlerine yansıdı. Matbaanın icadı Rönesansla ortaya çıkan değişimin sadece kültürel ve sanatsal elitlerle sınırlı bir hareket olarak kalmamasını sağladı.

Matbaanın icadı sadece bilimsel ve kültürel alanda değil, dinî ve siyasi alanda da önemli değişiklikler yarattı. 16. yüzyılda ortaya çıkan Reform hareketlerinin hızla yayılmasında matbaanın büyük bir etkisi vardır. Matbaa vasıtasıyla İncil üretiminin artması daha geniş bir halk kesiminin dini metinleri okumasını sağladı. Bu durum Roma Kilisesinin uygulamalarının halk tarafından sorgulanmasına yol açtı. Ayrıca Luther gibi Reformcu önderlerin fikirleri matbaa sayesinde hızla yayıldı.

Matbaanın icadı basının doğmasını sağladı. İlk dönemlerde düzensiz aralıklarla basılıp dağıtılan tek sayfalık haber mektupları ortaya çıktı. 17. yüzyılın başında düzenli basılan sürekli yayınlar doğdu. Matbaada basılan ve haftalık düzenli olarak çıkan ilk gazete 1605 yılında Almanya’da yayımlanmaya başladı. takip eden yıllarda Avrupa’nın birçok ülkesinde gazeteler doğdu.